19 Nisan 2012 Perşembe

Bileklik Modası,Arm Party

Bu sezon bileklerinize rengarenk bileklikler takıp takıştırmayacaksınız da ne yapacaksınız? Bileklerimiz cıvıl cıvıl bilekliklere teslim oluyor. Deri, örgü, taşlı ve metal bileklikler bir aradayken coşkulu bir şenlik havası yaratıyor. ”Arm Party” olarak adlandırılan bu trend belirli kurallara bağlı değil, canınız nasıl isterse bilekliklerinizi öyle kullanabilirsiniz.


















18 Nisan 2012 Çarşamba

Çekilişler bitmeeez! :)

Rüzgara Doğru çekiliş yapıyormuş hemde çok cici gümüş takı seti hediye ediyormuş katılmak ise çok kolay tık tık :)

Çabasız Şıklık Önerileri

Çabasız şıklık sözünü her yerde duyuyoruz. Peki ama nedir bu çabasız şıklık? Bazen içinizden kıyafetinize hiç özenmek gelmez. Böyle durumlarda çabasız şıklığı yaratmak sizin elinizde. Günlük kıyafetlerinizi doğru bir şekilde kombinleyerek çok şık görünebilirsiniz. Çabasız şıklık yaratmada bir numara olan ünlü isimlerin stillerinden ilham alarak kendi tarzınızı bulabilirsiniz. Gerekli parçalar ise; blazer ceket, vücut tipinize uygun bir trençkot, şık bir gömlek ve tabii ki de küçük siyah elbise!






17 Nisan 2012 Salı

Bu yaz Miu Miu ile parlayın


Miu Miu’nun sandaletleri gününüze ışıltı katacak. Deniz canlılarından esinlenilerek tasarlanan sandaletler tek kelimeyle göz alıcı! Deniz yıldızı, deniz atı ve deniz kabuğu formları pembe kristal ve ametist taşlarıyla bütünleşince ışıl ışıl ayakkabı tasarımları ortaya çıkmış.

Fiyatları 695 ile 890 Dolar arasında değişen bu sandaletlerin en büyük özellikleri el yapımı oluşları. Fiyatı da ordan geliyo sanırım :) Ama bence yaza kadar birçok yerde daha ucuz fiyata görücez bunları ben şimdilik indirime girmesini beklemedeyim.Alır almaz sizlere de bunun ucuz yolunu mutlaka bildireceğim :) Ben Miu Miu’nun sandaletlerinin büyüsüne kapıldım bile, peki ya siz?




16 Nisan 2012 Pazartesi

UZAK DURULACAK ERKEKLER LİSTESİ :)

İşkolik erkekler: İlk başlarda kariyeri  çekici gelecek olan bu erkek tipi, ilerleyen zamanlarda sinirini bozacak. Buluşmak isteyeceksin, o gece kesin işi çıkacak, sürekli toplantıda olduğu için telefonlarına yanıt veremeyecek ve yanında sürekli işinden bahsedecek.

Baba parası yiyenler: Ayy aman bin defa dağlara taşlara, uzak durmak ne kelime, üç kilometre yakınında olmasın. Bir defa sorumluluk almaktan korkacak, sürekli boş vakti olduğu için “Şu an nerede, kimle, ne yapıyor?” diye delireceksin.

Melankolik erkekler: Bu da ilk görüşte farklı gelecek olan tiplerden, hele o dönem duygusal bir boşluktaysanız. O şiirler, o ‘Kaybedenler Kulübü’ tarzı konuşmalar, o şehri her an bırakabilirim mizacı. İnan bana en fazla iki ay çekersin, gıy gıy içini şişirir.

Temizlik hastaları: Kendisinin hasta olduğu yetmiyormuş gibi seni de hasta eder, kadının bir nevi çok titizi çekiliyor ama erkeğin maalesef. Sürekli evin içinde senin hatanı arıyormuşcasına toz yakalamaya çalışan biriyle nasıl ömür geçer?

Anne düşkünleri: Ben bir defa öyle bir hata yaptım, hâlâ dilimi ısırıyorum. Kadın beni hamam böceği gibi görüyordu, ben de fare  zehirleri ne kadar diye araştırıyordum. Bir zaman geçtikten sonra oğluyla mı berabersin, annesiyle mi anlamıyorsun. Adam ilişkinin ortasına o anneyi öyle bir sokuyor ki, alıp kenara atamıyorsun kadını.

Cimriler: İnsanı kendi parasından bile soğutuyor bu tipler. Kendisinin harcamadığı gibi, sen harcayınca da sanki parası bitiyor gibi bir telaş, bir kıyamet. Sürekli küçük hesaplar peşinde olan, bıraktığı bahşişi bile günlerce konuşan adamla nasıl devam edilebilir ki?

Dedikoducular: Yaa kızın dedikodu yapanı çekiliyor, hatta çok seviliyor bana dokunmayan yılan hesabı, “Gelse de birkaç şey anlatsa” diye sabırsızlandığım bir sürü arkadaşım var. Ama erkeğinki çekilmediği gibi bir de sürekli başa bela açıyor. Erkeklerin dedikoduları bizimkiler gibi değil çünkü onlar nedense daha pis, daha tehlikeli.

Kız arkadaşları fazla olan:   Ayy bunlar beni işte hasta eden grup, böyle sürekli etrafında 5-10 kız vardır, bunu bir severler, sanki panda yavrusu. Devamlı aramalar, çat kapı eve gelmeler, hayatına burnunu sokmalar bilmem ne. Hangi biriyle başedeceğinizi bilemezsin, arkadaşları onun canı, sense sonradan gelen bir cadı olursun.

Çok konuşanlar: Sürekli söylenen, şikayet eden, devamlı ama devamlı her şeyde kusur bulan adamlar. Bir tane benim başımda  var, bir süre sonra duyarsızlaştırıyor insanı.   Ne zaman söylenmeye başlıyor, hop önümde bir çember oluşuyor, ne dediğini hiç duymuyorum. Sadece otomatik olarak ona hak verir gibi yapıp kafamı sallıyorum.

Balık burcu: Bu listenin başında bile durabilir, aman diyeyim asla ama asla! Adamla birlikte misin, değil misin, seviyor mu, nefret mi ediyor, iyi biri mi, kötü mü, ilişkimiz nereye gidiyor durumlarını devamlı yaşamak istemiyorsan anında topukla yanından.



Milliyet gazetesinde gördüğüm bu yazıyı sizinle paylaşmak istedim :) İşte hal böyleyken sanırım ortada adam kalmadı, hepsine bir kulp bulduysak bilmem kaçıncı geleneksel “Adam gibi adam yok” klişesiyle devam edebiliriz :)

Sezon Renkleri: Yeşil ve Mavi

Her rengin özdeşleştiği mevsimler vardır. Yeşil ve mavi renkler de 2012 ilkbahar sezonunda sık sık göreceğimiz renklerin başında geliyor. Yeşil ve mavi birbirlerinden bağımsız olarak kullanıldıkları gibi, beraberlerken de cıvıl cıvıl bir tarz yaratıyorlar. Çoğumuz yeşil ve maviyi yan yana düşünemesek de, bu sezon tabuları yıkmanın zamanı!









Mimim vaaar :)

2 yakın arkadaş olan k ve a beni mimlemiş kendilerine teşekkür ediyorum,mucks ;) Bu güzel blogun sahibi arkadaşları fazla bekletmeden sorularımı cevaplayayım :)

1) Mesleğin seni mutlu ediyor mu?

Hep hayalimde bir Gazeteci olmak vardı. Olmadı,belki bende olsun diye yeterince uğraşmadım ama fotoğraf makinamı boynuma takıp ülkeleri gezip haber yapmak büyük bi hayaldi benim için... Şuan Gazeteci değilim ama yaptığım işi seviyorum :)

2) Dilediğin meslek miydi?

Hayır değildi. Dediğim gibi ben Gazeteci olmak istiyordum ama o olmayınca şartlarım doğrultusunda başka bir işe girdim :)

3) Yanlız mı ilişkide mi yaşamayı seviyorsun?

Ouvvv bu soru benim için çok derin oldu:) Yanlız yaşamayı kimse sevmez güzel bir ilişkisi olsun huzurlu olsun ister herkes ama bu pek kolay olmaz bu yüzden ''Uzunca bir süreden beri yanlızken mutsuz olmak birisiyle mutsuz olmaktan daha iyi geliyor bana'' :)

4) Tatsız durumlardan kaçınmak için yalan söyler misin?

Imm evet söylerim kim söylemez ki :)

5) Yabancı dil konuşuyor musun?

Hayır sular seller gibi konuşmuyorum. Hatta doğru düzgün konuşmuyorum:) Ama İngilteredeki sevgilim sayesinde onun hayatının peşine düştüğüm dönemlerde baya bi gelişmişti:)

6) Rüyandaki evde oturuyor musun? Yoksa tekrar taşınmak mı istiyorsun?

Rüyamda hiç ev görmedim:)) Ama rüyalarımdaki evde oturmuyorum şükür halimden memnunum ama rüyalardaki değil elbette:))

7) Mobilya değiştirmeyi sever misin?

Değişiklik iyidir. Modayı takip etmek lazım sık sık olmasa da dönem dönem mobilyaları değiştirmek lazım ekonomik duruma göre ;)

8) Çevre/Hayvan vs korumaya katkın var mı?

Kredi Kartı ekstremi mail olarak talep edip bir ağaç dikilmesine katkıda bulunuyorum. Onun dışında özel başka birşey yok keşke imkanım olsa hayvanlar için çok şey yapardım...

9) Televizyon veya filmleri sever misin?

Film izlemeyi seviyorum. DVD takıp akşama kadar film izleyebilirim:) Televizyonu pek sevmiyorum ama yapıcak bişey bulamadıgım da vakit geçirmek için iyi bir uğraş:)

10) Bırakmak istediğin kötü huyların var mı?

Evet var. Çok sevme ve sahiplenme huyumdan kurtulmak insanlara kendimden az değer vermek istiyorum... Herkesi baş tacı yaptıgım için genelde mutsuz taraf benim de... Birde şu insanlara güvenme huyum olmasa iyi olurdu...

11) Loto veya benzeri şans oyunlarına inanır mısın?

Hayır inanmam. Poker vb kağıt oyunları bi yere kadar güzel oluyo eğlenceli ama oradan zengin olunacağına pek inanmıyorum :)



15 Nisan 2012 Pazar

Saks mavisi babetler sahibini buldu :)

Merhaba arkadaşlar,
38 numara dışı saks mavisi içi leopar babetlerin yeni sahibi dün gece 00:01'de belli oldu :)


6 Nisan tarihinde başlatmış olduğum çekilişe 81 kişi yorum yaptı. Üzülerek de olsa bazı arkadaşlarımın yorumlarını silmek zorunda kaldım :( Geçersiz yorumlar silindikten sonra 72 kişinin yorumu kaldı ve Random.org sonucu belirledi.



24.yorum sevgili lilish'ten geldi kendisini tebrik ediyorum :) Keşke elimde bissürü olsa hepinize gönderebilsem ahh ahh :) Lilish bugün bana kargo adresini gönderecek,bende ona bu cici babetleri göndereceğim ;)

Sevgiler,iyi haftalar herkese.

Mimlendim :)

SED'ciğim beni mimlemiş yoğunluktan cevap verememiştim kendisine çok teşekkür ediyor kocaman öpcükler yolluyorum ve hemen sorularımı cevaplamaya başlıyorum :)

1) Bir yemek olsan ne yemeği olurdun?

Etçil bir insan olarak ben heralde et olmak isterdim :) Şöyle fırına verilmiş soslu güzel bir pirzolaya hayır demezdim o zaman vejeteryan arkadaşlar beni pek sevmezdi ama et severlerin hayır diyemiceği bişey olurdum kesin :)

2) Müzik aleti olsan hangisi olurdun?

Ben çello olmak isterdim. Çello çalabilen kadınlar hep çok seksi gelmiştir gözüme :)

3)Araba olsan hangisi olurdun?

BMW GINA LİGHT :) Dışı kumaştan yapılan bu arabanın benzeri yok benzersiz olmak istediğim için kesinlikle bu diyorum :)

4) Aylardan hangisi olurdun?

Haziran olmak isterdim okullar kapanıcağı için öğrencileri sevindiren yetişkinlerinde tatil planlarına başladığı sevilen bir ay olmak için :)

5) Ayakkabı olsan hangisi olurdun?

Yüksek topuklu siyah süet bir ayakkabı olmak isterdim. Sade,şık,göz alıcı :)

6) Kıyafet olsan hangisi olurdun?

Rahat kesim şık bir thişört olmak isterdim. Partiye giderken bi kot üstüne giyilmek,tatile giderken bi şort üstüne giyilmek hem sade hem seksi olduğunu düşündüğüm thişörtleri seviyorum :)

7) Renk olsan hangisi olurdun?

Kesinlikle kırmızı... İddialı :)

8) Hayvan olsan hangisi olmak isterdin?

Ben kuş olmak isterdim. İstediğim yere istediğim gibi özgürce uçmak için :)

9) Şuan okuduğun kitabın 137. sayfasında neler var?

Philippa Gregory - Kraliçenin Soytarısı adlı kitabı okuyorum. 137.sayfasında Leydi Mary Framlingham'a gidiyor derdi Lord Robertten önce gidip onun etrafını sarmak :)

İşte benim cevaplarım bunlar oldu umarım beğenmişsinizdir :) Bende  Bilge Esen  Bensu ve Fashionbykitty'i mimliyorum sevgiler :)


14 Nisan 2012 Cumartesi

Seviştiğiniz adamları sevemezsiniz sevdiğiniz adamla seviştiyseniz...

Bildiğim ve bilmediğim tüm isimlerden masallar anlattım sana kırgın ruhumun çatlaklarını onarmak için ! Kimsenin bilmediği hikayelerimizi yaktım sahil kasabasında ki o evde. Birde herkesin kahkahalar attığı koca masalarda gözyaşı döktüm kimseye sezdirmeden...
İstanbul'un karmakarışık sokaklarında sevdim seni. İnsanların birbirini umursamadığı ama ilgilendiği sokaklarda... Su gibi sevdim seni tohumun varsa yeşermeye hazır. Oysa şimdi İstanbul bile yanlız...
Söylesene ben hangi mahkemeye uğramalıyım acılarımın zaman aşımına uğraması için ?
Araya aşk denilen ilişkiler bile girmeye başlıyor ama "yeni aşk" ile bir gece boğaza karşı rakı içilirken manzaraya eşlik eden müzeyyen'in sesi mutlaka bir kadehi eski aşk'a kaldırtıyor bu çok acımasız !
Şimdi tam bu saatlerde (13:00) bir vapur getirirdi seni bana... Beşiktaş'tan Kadıköy'e gelen o vapur beni sevindirirdi. Kadıköy iskelesi sevinirdi. Martılar bir başka uçardı. Buz gibi havada sıcacık olurdu yüzlerimiz. Şimdi tam bu saatte vapur bir martıyı ezdi...
Nasıl güzel bir büyüydük biz yürürken yerlere yıldızlar bırakan şimdi her yerim kan revan... Ahh sevgilim bunu bize neden yaptın! Şarkılar anlamını yitirdi,titreye titreye öpüştüğümüz o duraklar yok artık birde Prenses öldü...
Aşk yolunda dökülen dilinin başka ağızların içinde dans ettiğini gördüm,Buz gibi havalarda sadece bana dokunarak ısınan ellerinin başka bedenlere değdini gördüm,tek bir gülüşüne ömrümü verebileceğim gözlerinin başka yüzlerde nasıl gülebildiğini gördüm. Bir daha da şaşırmam! Ama yine kırılırım,derinden...

İçimdeki sıkıntıyı nasıl anlatabilirim bilmiyorum yazıyorum sürekli bişeyler okuyorum bişeyler yazıyorum ama acım hafiflemiyo herşey geçti diyorum. Geçti dediğim yerden yine başlıyo öyle bi çukurdayım ki çıkmak için uğraştıkça geriye batıyorum Allah'ım kurtar beni ondan! Artık o olsun demiyorum artık tek istediğim ondan ve onun duygularından sıyrılmak! Ne yazık ki arkadaşlar Hiçbişey Eskisi Gibi Olamaz... Ve Gerçek Aşk yanlızca masallarda olur...



6 Nisan 2012 Cuma

Çekilişe Geeel ! :)

Blogumun değerli izleyicileri bildiğiniz üzre blog dünyasında henüz çok yeniyim :) Hem bu kısa zamanda böyle izleyiciye sahip olmamın sevinciyle, hem baharın heyecanıyla, hemde sezonun moda renginde sizlere bir hediye sunmak isteğiyle blogumda bugün itibari ile bir çekiliş düzenlemeye karar verdim :)


Dış rengi saks mavisi içi leopar detaylı 38 numara bu babeti bugün internetten sipariş verdim. 3 gün sonra elimde olucak ama ben 3 gün dayanamam diye çekilişimi bugün başlatıyorum :)) Ayakkabı gelince resimlerini çekip tekrar yüklicem, ayak numarası uymayanlar da hediye verirler bu ihtimali de düşünmek lazım :)

Çekilişin şartları;

1) Blogumun izleyicisi olmak
2)Çekilişimi blogunuzda duyurmak
3)Çekilişim ve ayakkabı hakkındaki fikirlerinizi mutlaka yorum olarak yazmak. ;)

Çekiliş 15 Nisan Pazar akşamı 00:00'da sona erecektir. Çekiliş sonucunu random.org ile belirleyeceğim.
Sevgiler,mucks !

Kot Gömlek Kombin Önerisi

Son dönemlerde sık sık görmeye başladığımız kot gömlekler kombinlerimizin ilham kaynağı olabilir !
Hala ”benim kot gömleğim yok” diyorsanız harekete geçme vakti gelmiş demektir. Hemen vücut tipinize uyan dar ya da bol kesim bir kot gömlek edinin. Kot gömlekler o kadar kullanışlı parçalar ki, istediğiniz tarza göre hemen şekillenebiliyorlar. Pastel tonların tadını çıkarmak istiyorsanız limon sarısı bir pantolon ile kombinleyebilirsiniz. Sarı yerine mint yeşili ve toz pembe rengini de seçebilirsiniz tabi. ;)


Ayakkabı olarak topuklu olmadan olmaz diyenlere topuklu,rahatından ödün vermeyenlere düz bir ayakkabı önerebilirim. Aksesuar olarak da altın rengi gösterişli bir kolyeyi gömleğin son düğmesine kadar kapatıp gömlek üzerinden takın mutlaka :) Kombine biraz hareket katmak için nar çiçeği renginde çanta hoş olur derim ben ve öpcüükler gönderirim hepinize,sevgiler ;)

5 Nisan 2012 Perşembe

TIME 1923'ten günümüze modanın en etkili 100 ikonunu seçti!

Zamanda keyifli bir yolculuğa çıkmaya ne dersiniz? Dünyaca ünlü TIME dergisi yayın hayatına başladığı 1923′ten günümüze kadar modaya stiliyle, tasarımlarıyla, fotoğraflarıyla ve pozlarıyla yön veren 100 moda ikonunu seçti!


 Listede kimler yok ki? Micheal Jackson’dan Kate Moss’a, Prenses Diana’dan Madonna’ya, Lady Gaga’dan Coco Chanel’e kadar stiliyle ve tasarımlarıyla geniş kitleleri peşlerinden sürükleyen bir çok isim işte bu listede…

Alexander McQueen
Andy Warhol
Anna Wintour
Annie Leibovitz
Audrey Hepburn
Azzedine Alaia
Barbara Babe Paley
Bettia Page
Beverly Johnson
Brigitte Pardot
Bruce Weber



Calvin Klein
Christian Dior
Christian Louboutin
Cindy Crawford
Coco Chanel
Cristobal Balenciaga
Dawid Bowie
Diana Vreeland
Diane Von Furstenberg
Dolce & Gabbana



Edith Head
Eleanor Lambert
Ellen Von Unwerth
Elsa Schiaparelli
Farrah Fawcet
Franca Sozzani
Gianni Versace
Giorgio Armani
Gisele Bündchen
Grace Coddington



Grace Kelly
Guy Bourdin
Heidi Klum
Helmut Newton
Herb Ritts
Hermes
Horst P. Horst
Hubert de Givenchy
Hussein Chalayan
Iman


Irving Penn
Isabella Blow
Issey Mıyake
Jackqueline Kennedy Onassis
Jacques Cartier
Jacques Heim ve Louis Reard
James Dean
Jane Birkin
Jean Harlow
Jean Patou



Jean Paul Gaultier
Jean Shrimpton
Jeanne Lanvin
Jil Sander
John Galliano
Josephine Baker
Karl Lagerfeld
Kate Moss
Katharine Hepburn
Lady Gaga


Levi Strauss
Linda Evangelista
Liz Tilberis
Louis Vuitton
Madonna
Malona Blahnik
Marc Jacobs
Mario Testino
Martin Munkacsi
Mary Quant



Mary-Kate ve Ashley Olsen
Altuzarra Presentation
Michael Jackson
Michelle Obama
Miuccia Prada
Naomi Campbell
Nick Knight
Patricia Field
Philip Treacy
Pierre Cardin



Princess Diana
Ralph Raulen
Rei Kawakubo
Rene Lacoste
Richard Avedon
Robin Givhan
Roy Raymond
Rudi Gernreich
Sara Blakely
Steven Meisel



The Beatles
Tiffany & Co.
Tom Ford
Twiggy
Valentino
Vera Wang
Vivienne Westwood
Yves Saint Laurent
Zelda Fitzgerald.

İşte TIME dergisinin 1923'ten günümüze seçtiği ikonlar :) Çoğu zaten marka olarak kullandıgımız isimler Louis Vuitton,Calvin Klein,Pierre Cardin,Tiffany,Christian Dior gibi gibi :)

Sevgiler, hepinize mutlu günler ;)


4 Nisan 2012 Çarşamba

Uçurum sen adamı uçuruma götürürsün :)

Ezel dizisinin senaristliğini üstlenen Kerem Deren'in yeni projesi uçurum 21 Şubat günü 20:00'da ATV'de başlamıştı. Dizilere pek tutkulu değilimdir denk gelirse izlerim ama bazı diziler var ki kaçırdıgım an internetten sabaha kadar da olsa oturur izlerim öyle meraklandırıyorlar beni :) Ezel akıl oyunları üzerine kurulu bir işti. Uçurum bir sokak kavgası gibi...



Günlük hayatımızın gölgede kalan tarafında, ama hemen yanı başımızda. Tanımadığımız,bilmediğimiz karanlık dünyalar.Gündelik hayatın içinden teğet geçtiğimiz tehlikeler ve uçurumun eşiğine gelmiş insanların yaşamlarından kesitler anlatılıyor.

Gelin biraz dizinin oyuncularını ve rollerini tanıyalım :)




Eva (1986 (Lavinia Longhi) Moldovalı. Tıptan mezun. Tuttuğunu koparan, zeki, cesur bir karakter. Genç yaşta ağır bir sorumluluk almış. Kız kardeşine o bakıyor. Ülkesindeki herkes gibi yoksulluğu biliyor ama hayatın kabasıyla hiç karşılaşmamış, burada yaşadıkları ilk geceden sonra bambaşka biri oluyor. Eva’nın tek amacı var artık. Hatasını düzeltmek ve kardeşini kurtarmak. Hayatı pahasına. Zaafı: Kardeşini kurtarmak için herşeyi yapabilir, gerekirse sevdiklerini harcayabilir. Harcayacak da. Gücü: Kuvvetli bir vicdan azabı. Vicdan azabı o kadar kuvvetli ki, her şeyi yapabilir. Yılmıyor, vazgeçmiyor, kardeşini alana kadar vazgeçmeyecek.




1962 (Selçuk Yöntem) Adem’e yardım eli uzatan, iyi niyetli, orta direk aile babası. Berber dükkânı var. Ama burası dükkandan fazlası; Adem ve onun gibiler dertlerini dökmeye, akıl almaya, huzur bulmaya da geliyorlar. Arif’in çayı gibisi de yok. Muhafazakâr, inançlı, ailesini namusuyla geçindirmeye çalışıyor. Titiz, dikkatli, saygılı. Ağırbaşlı. Ölçülü. İyi huylu. Yirmi sene geriye gidin. Şimdi tüm yukarıda yazdıklarımızı alıp bir kenara atın. Arif’in gömdüğü ve bir daha asla geri kazmayacağına yemin ettiği günahları, o günahlarla yaşanmış bir yaşamı var. Adem’in gelişiyle. O hayata geri dönüyor. Zaafı: Kızı Şule başta olmak üzere ailesi. Bir de içki şişesi. Gücü: Hep beraber görelim.




ADEM SIR - 1983 (Mehmet Ali Nuroğlu) İçe kapanık, kendi dünyasını ele vermeyen, küskün yüzlü, içinde ne fırtınalar koptuğunu okuyabildiğimiz, ama ne olduğunu asla çözemediğimiz adam. Ölümü fazla yakından tanıdığı için artık ondan korkmuyor. Ne İstanbul, ne de savaşta yaşadıkları bir türlü yakasından düşmüyor. Hayatı askerden önce ve sonra diye ikiye ayrılıyor. Askerde başına bir şey gelmiş. ‘o şey’ için ordu ona bir madalya vermiş. Ve evine geri göndermiş. Ama Adem aslında oradan hiç dönememiş. Sadece kendine değil, tüm dünyaya yabancılaşmış. Orda olan biteni kimse bilmiyor. Ama o her neyse, Adem’in içini boşaltmış. Hayatta tekrar bir anlam bulması gerek şimdi. Ama önce kendini affetmeli. Zaafı: Kendine inancını kaybetti, hatalarını affedemiyor. Kendini affetmek, tekrar yaşamak için tek şansı aslında EVA. Gücü: Adalet ve koruma duygusu. Kaybedecek bir şeyi olmaması.



Atıl, Yaman'ın keskin nişancısı. Psikopat bir tip. Hedefe kilitlenirse yapacağını yapıyor. Hırslı ve acımasız. Eskiyen ne varsa, Atıl hallediyor. Atıl ve otelin 602 nolu odası birlikte anılıyor. Atıl oraya eskiyen kızlarla birlikte girer, yalnız çıkar. Beni asıl cezbeden karakterin müthiş renkli ve oynaması çok keyifli olmasıydı. Atıl’ın sükûneti ve sakinliği çok hoşuma gitti, soğukkanlılığı, tetikçiliği meslek haline getirmesi. İşin başka bir tarafından bakarsanız karikatürize bir şey değil, biraz daha gerçek, biraz daha sokakta yürüyen, hani yanımızdan geçerken ne olduğunu anlamadığımız tetikçiyi yazmış Kerem Deren.




1993 (Denise Capezza) Moldovalı. Eva’nın gözünden sakındığı kız kardeşi. Hikâyenin en masum kurbanı. Daha çocuk sayılır. Ama masumiyetinden gelen tertemiz, çarpıcı bir güzelliği var. Hassas ve kırılgan bünyesine rağmen, zamanla içinden daha güçlü bir şey çıkacak. Çıkmak da zorunda, yoksa uçurumdan aşağı yuvarlanacak. Korkunç bir şey geldi başına, tarif edilmez işkenceler yaşarken. Kendini bulacak. Zaafı: İnsanlara inanıyor, güveniyor. Dünyanın nasıl bir yer olduğunu bilmiyor. Gücü: Hayal edebiliyor. En kötü durumda bile. Hayalleri onun yaşama devam etmesini sağlıyor.




1973 (Esra Ronabar) Yaman’ın sağ kolu. Bir tür nefret-sevgi ilişkisi var aralarında. Ona hem aşık hem nefret ediyor. Fahişelikten, mamalığa yükselmiş. Kızları gerektiğinde acımasızca cezalandıran gerektiğinde de ağlamaları için omzunu veren bir kadın. Hayatın tüm yırtıcılığını üzerinde taşıyor. Bir süreliğine ona yaslanabilirsin, omzunda ağlayabilirsin, ama süre doldu mu gözünün yaşını silip işbaşı yapacaksın. Yoksa Yaman’dan önce Nur’u bulursun karşında. Zaafı: Yaman. Onu seviyor. Ona aşık. Hiç karşılık bulamayacağını bildiği bir aşkı ve hep saklamak zorrunda olduğu bir sırrı var. Gücü: Sabrı. Doğru zamanı beklemesini ondan iyi bilen yok. Bazen beş dakika, bazen on yıl. İstediğini almak için yavaşça, küçük küçük, kimseyi kızdırmadan, kavga etmeden, dikkatleri üzerine çekmeden çalışmayı ok iyi biliyor. Sonunda istediği olduğunda, sevindiğini bile göstermeyecek kadar hesaplı. Ona kim kızabilir? Böyle öğrenmiş hayatta kalmayı.




1975 (Erdal Yıldız) Aksaray’da fuhuş yapılan Cennet Otel’i işletiyor. Hikayenin en karanlık adamı. Yapabileceklerinin sınırı yok. Zamanında sektörün ağabeyleri onu ayak işlerinde kullanırdı, adam yaralamak, kadınlara kezzap atmak, adam vurmak, hesap ödemeyeni okşamak gibi… Artık mecbur değil, parmağını şıklatsa bu işleri halledecek adamları var, ama yine de yapıyor bazen, belki meslek alışkanlığı, belki hobi... Onun dünyasında birine güvenmek, birini sevmek diye bir lüksü yok. Tek bir istisna. Kutlu. Sadece ona güveniyor, kardeşini çok seviyor. Zaafı: Kutlu. Gücü: Korkmamayı öğrenmiş. Onu tehdit edeceğiniz, gözünü korkutacağınız hiçbir şey yok. Ölüm dahil. Uzun yaşamak istemiyor. En tepeye çıkmak istiyor.

Dizi genel anlamıyla güzel bi dizi hatta bana kalırsa muh-te-şem :) Müziklerini Gripin yapıyor her salı 22:00'da ATV ekranlarında çıkıyor. En sevdiğim karakter Eva bide Atıl :)



Baharın müjdecisi yeni parfümler

Uzun ve soğuk bir kışın ardından baharın ılık ve pozitif havasına döndük,tadını çıkarıyoruz. Keyfimize keyif katalım ve baharı müjdeleyen yeni parfümleri inceleyelim ;)



Baharın yenilikçi havasına mis gibi yeni parfümler katıldı. Çiçek ve meyve kokulu parfümler başımızı döndürmeden önce biraz inceleyelim :)




Penhaligons Artemisia
Diğer parfüm markaları kadar çok bilinmese de tarihi Viktorya dönemine kadar uzanıyor. Markanın Artemisia isimli kokusu yasemin,sandal ağacı ve nektarin gibi taze notalara sahip.
Fiyatı:375 TL



Victoria's Secret Incredible
Victoria's Secret'ın parfümü olur da seksi olmaz mı? Incredible; tatlı armut, manolya ağırlıklı biraz çiçeksi biraz tatlı bir koku.
Fiyatı:129 TL



L'éau de Chloé
Saf gül esansı ve narenciye notaları içeren parfüm, Chloé'nin imzası gibi olan üstün bir zarafet ve çekicilik taşıyor.
Fiyatı: 224 TL


Calvin Klein Sheer Beauty
Şeftalili bellini, pembe zambak, kırmızı böğürtlen özü, bergamut, vanilya çiçeği ve yasemin notaları içeren parfüm, oldukça feminen bir kokuya sahip.
Fiyatı: 219 TL



Givenchy Le Bouquet Absolu
Yaban çileği, beyaz yasemin, bergamot, sedir ağacı ve misk otu içeren parfüm, romantik ve etkileyici...
Fiyatı: 99 TL



Keiko Mecheri Loukhoum
Parfüm, tasarım parfüm butiği La Deese'da satılıyor. Parfümün yaratıcısı Keiko Mecheri'nin Türkiye gezisi sırasında Topkapı Sarayı'ndan ilham alarak tasarladığı Loukhoum, gül ve beyaz badem notalarına sahip. Oldukça farklı ve baş döndürücü bir koku...
Fiyatı: 385 TL

Kokular cidden güzel L'eau de Chloe'yi tavsiye ederim annem kullanmıştı bayılıyorum kokusuna. Ama ben parfüme hiçbir zaman bu kadar para vermekten yana olmadım tamam güzel kokuyosun ohh mis ama Türkiye'de ithal parfüm almak ne yazık ki diğer ülkeler kadar ucuza gelmediği için ben genelde DP'den kullanıyorum parfümleri birebir orjinal beğendiğim kokuyu gidip soruyorum bakıyorum 20 TL'ye alıp çıkıyorum gün boyu ne uçar ne gider :)

Sevgiler,hepinize mis kokulu öpcüükler ;)